İçerik:
İnsan doğası gereği merak eder?!
İnsan doğası gereği bilmek ister?!
İnsan doğası gereği unutur?!
İnsan insan insan…
Kim insan? İnsan nasıl insan olur ve insan oluşun bir doğası var mıdır?! Çocuk insan oluşun hangi aşamasıdır? Ya da çocuk yalınkat bir oluşun öylesine bir aşaması olabilir mi? Çocuk kim?
Sorular sorular bitmek bilmez ama şirazesi saptı mı bir arpa boyu yol etmez, oluşu kesintiye uğratır merakı kuruntuya çevirir… Hakikaten merakımızı ne zaman terk ederiz? Ne zaman başkalarının hikâyesinde figüran olmak yerine kendi hikâyemizin ana karakteri olarak kendimizi buluruz? Gerçekten insan ne ile yaşar?
Felsefe bütün bu sorular eşliğinde insanın bir şahsiyet kazanması için kılavuz çizgiler içerir. O nedenle felsefe herkes için ama özellikle çocuklar içindir. Merak, hayret ve arzularının çeşitli duygu durumlarının oluşturulması ve beslenmesi içindir. Yola çıkma cesareti gösterip imkansızlıklara ve olmazlara takılmadan zor ama mümkün diyerek karakterini adım adım, ilmek ilmek işlemektir. Bu süreç sadece akademik bilgilerle donarak değil, tabiatı okumayı, bedenin tuttuğu kayıtları ve izleri takip etmeyi öğrenerek, deneyimleyerek gerçekleşir. Bu çerçevede felsefe yapmak çocuk ya da yetişkin dönemde varoluşla ilişki kurmak için ve kendi hikayesinin ana karakteri olmak için zorunlu bir ihtiyaçtır. Erken yaşta felsefe yapmayı yani eleştirel ve yaratıcı düşünmeyi öğrenen çocuklar deneyimi bilgiyle birleştirebilmeyi; doğaya bakarak canlılarda ve özellikle insanların yüzlerinde ve eylemlerinde aşikâr olan ruhlarının, duygularının ve tutkularının şifresini okumayı da öğrenebilir.